Onlar böyle çocuklar ve gençlerdi
Zekeriyya Kandehlevi’nin
Fazail-i Amal kitabından istifade ile hazırlanmıştır.
Büyük kadın
sahabi Rubeyyi radıyallahü anhâ anlatıyor: Allah Rasülü Aleyhisselam “bugün
Aşure günü. Hepiniz oruç tutun” dediğinde artık bugünü çocuklarımızla beraber
oruçlu geçirmeye başladık. Çocuklarımız açlıktan ağlamaya başladıklarında
pamuktan oyuncaklar yapar, onları bu şekilde iftar vaktine kadar oyalardık.
Hazreti Aişe
annemiz Efendimiz Aleyhisselam ahirete intikal ettiğinde sadece on sekiz
yaşındaydı. Bu yaşında büyük sahabi Ebu Musa Eşari’nin “biz ilmi bir zorlukla
karşılaşınca çözümünü Aişe’nin yanında bulurduk” diyeceği kadar dinde derin
anlayış ve bilgi sahibiydi. Hadis kaynaklarında Efendimizden 2210 hadis rivayet
ettiği kayıtlıdır.
Ve Hazreti
Umeyr. Henüz on yaşında bile değil. Büyük sahabelerle beraber savaşa katılmaya
can atıyor. Onun adına izin alıyorlar Efendimiz Aleyhisselamdan. Köle olduğu
için kendisine ganimetten pay verilmeyeceğini bile bile hem de Hayber
gibi şiddetli bir savaşa ısrarı sonucu katılıyor. Boyu kılıçtan daha ufak,
savaş saflarında ilerlerken kılıç yerde sürünüyor.
Muaz bin
Amr; küçücük yaşına rağmen Allah Rasülüne çirkin sözler söyleyen Ebu Cehl ile
hesaplaşmaya ahdetmiş. Müslümanların ilk zorlu savaşı Bedir’de gözleri Ebu
Cehl’i arıyor. Gerisini kendisinden dinleyelim: “Onun ayaklarına hamle yaptığım
sırada oğlu İkrime de yanındaydı. Omzuma bir kılıç darbesi indirdi. Kesilen
kolum bir parça deriye asılı kaldı. Asılı kolumu sırtıma atıp saatlerce diğer
elimle savaştım. Fakat bu halde de kolum zorluk verince ayağımla üzerine basıp
çektim. Kolumu tutan bir parça deri de koptu ve kolumu kaldırıp attım.”
Seleme bin
Ekvâ radıyallahü anh; hızlı koşusu ve ok atıcılığıyla meşhur sahabi. Bir gün
Medine’ye dört beş mil uzaklıktaki Ğâbe bölgesinde Hazreti Peygamberimizin
develeri bir grup kafir atlı tarafından çalınır. Yolda kendilerine
rastlayan Hazreti Seleme atlı ve silahlı soyguncuları tek başına kovalar ve
onlarla çarpışırmaya tutuşur. Hızlı ok atışı ve cesur konuşmasıyla kafirler,
karşılarında bir topluluk var zannederler. Yaşı on iki veya on üçtür.
Abdullah
radıyallahü anh; asrı saadette münafıkların reisi olan Abdullah bin Übeyy’in
oğlu. Bir gün babası Müslümanları kastederek “Allah’a yemin olsun ki, Medine’ye vardığımızda biz
şerefliler, bu rezilleri oradan çıkaracağız” sözünü sarfediyor. Abdullah
babasıyla Medine’ye yaklaştığında kılıcını çekerek şunu söyler: “Baba, sen kendinin rezil, Muhammed
Aleyhisselamın izzet ve şeref sahibi olduğunu itiraf etmedikçe seni Medine’ye
sokmayacağım.” Normalde kendisine son derece saygılı oğlunun bu çelikten
iradesi ve Peygambere olan tarifsiz sevgisi karşısında babası çaresiz önceden
dediği sözün tam aksini diliyle itiraf eder. Aynı genç sahabi “ey Allah’ın
Rasülü, babam için ölüm emrini vereceksen bunu ben yapayım, onu ben öldüreyim;
zira onu başka bir Müslüman kardeşim öldürürse bu gönlüme biraz ağır gelebilir”
demiş biri. Allahım, ne gençler!
İşte Hazreti
Cabir radıyallahü anh. Babası Uhud savaşında şehid olunca yedi kız kardeşinin
geçimi evin tek erkeği olarak kendi omuzlarına kalmış ve Yahudilere babadan
kalma yüklü borcu var. Buna rağmen Hamrâü’l Esed seferine katılmak için ısrarla
izin istiyor Efendimiz Aleyhisselamdan. Cihad aşkı her derdin üstünde. Yaşı
yirmisinde bile değil daha.
Bu defa
hicretin yirmi altıncı yılındayız. Müslüman ordunun yirmi bin kişilik sayısına
karşılık Romalılar yaklaşık iki yüz bin kişi. Geç vakte dek süren bu savaşın
atmosferini anlamamız zor. Abdullah bin Zübeyr tüm orduyu aşıp kafir komutanın
kellesini mızrağın ucuna takıp getiriyor. Yaşı yirmi dört. Abudllah bin Zübeyr;
mazlum halife, mübarek şehit, hicret sonrası Medine’de doğan ilk çocuk. Yaşı
yirmi dört, Roma savaşında.
Küçük yaşta
büyük imam; Hazreti Amr bin Seleme razıyallahü anh. “Allah Rasülü Aleyhisselam
kavmime, ‘Kuran’ı en iyi bileniniz imam olsun’ dediği için namazları ben
kıldırıyordum” diyor. Kerim Kuran’ı ezberlediğinde altı yedi yaşlarında.
Çok oruç
tutan, çok Kuran okuyan, çok ibaret eden, çok hadis ezberleyen müstesna bir
genç; Abdullah bin Amr bin As. Her gün Kuran hatmettiği (altıyüz küsür sayfa,
yaklaşık yedi saat sürer), her gün oruç tutttuğu ve tüm gece ibadet ettiği için
Allah Rasülü Efendimiz uyarıyor kendisini: “Bu şekilde sürekli oruç tutma, her
ay üç gün tut.” “Ama ya Rasülellah, bundan daha fazlasına gücüm yeter.” “O
zaman her hafta iki gün oruç tut.” Tekrar “ama ya Rasülellah, bundan fazlasına
gücüm yeter.” “O halde, oruçların en değerlisi olan Hazreti Davud’un orucunu
tut. Bir gün iftar et, bir gün tut.” Günlük hatim için de uyarıyor Allah’ın son
elçisi: “Her gece Kuran’ı hatmettiğini öğrendim. Böyle yapma, yaşlılığında usanç
gelebilir. Bunun yerine her ay bir kere hatmet.” Genç sahabi, yine daha
fazlasını yapabileceği konusunda ısrar edince Efendimiz en son üç günde bir
hatim indirmesine izin veriyor. Aynı zamanda Efendimizin ağzından çıkan her
sözü yazan, kaydeden bir sahabi. Ne gayret Allah’ım!
Asrı saadet
Medine’sinde fetva, miras hukuku ve kıraat denince ilk akla gelen isim; Zeyd
bin Sabit radıyallahü anh. On yaşında oluşundan ötürü ilk büyük savaşlara
katılmasına müsade buyurmamış Efendimiz Aleyhisselam. Daha küçük yaşta Kuran’dan
hayli sure ezberlemiş ki, o vakitler ezber demek tefsir demekti aynı zamanda.
Allah Rasülü Aleyhisselamın emriyle beş on günde Yahudilerin dili İbraniceyi
öğreniyor. Başka bir rivayette, Hazreti Peygamberimiz Süryanilere mektup
yazabilmesi için kendisine Süryanice öğrenmesini emrediyor ve on yedi günde
okuyup yazacak kadar bu dili öğreniyor Zeyd bin Sabit. Rabbimiz cümlesinden
razı olsun.
Tüm bunlar
mazide kalmış, bugün yaşanması imkansız şeyler değil. Bunları başkalarına ait
sıradan hikayeler gibi değil, hemen bugün yapmamız gereken ödevler olarak
okuyup anlatalım. Bu yazıda Allah razı olsun, kendisinden istifade ettiğimiz
büyük alim ve davetçi Zekeriyya Kandehlevi, babasının yedi yaşında Kuran-ı
Kerim’i hıfzettiğini, bununla kalmayıp o yaşta altı ay boyunca günde bir defa
hatim yaptığını anlatıyor. Kitapçılıkla meşgul olduğu için eliyle işini
yaparken, diliyle sürekli Kuran okur, bir yandan gelen talebelere ders
verirmiş.

